MUST”, “HAVE TO”, “SHOULD” – ZORUNLULUK VE TAVSİYE İNCELEMESİ
Jul 6
İngilizce öğrenirken en çok karıştırılan konulardan biri de zorunluluk ve tavsiye bildiren kelimelerdir: "must", "have to" ve "should". Peki, hangisini ne zaman kullanmalıyız? Merak etmeyin, bu yazımızda tüm bu karmaşayı ortadan kaldıracağız ve bu kelimeleri doğru yerde, doğru zamanda kullanmanızı sağlayacağız! Hazır mısınız?
"Must": İçten Gelen Zorunluluk ve Güçlü Tavsiyeler
"Must", genellikle kişinin kendi içinden gelen bir zorunluluğu veya çok güçlü bir tavsiyeyi ifade eder. Yani, bir şeyi yapmanız gerektiğini hissediyorsanız veya bir kurala uymanız gerekiyorsa "must" kullanırız.
Örnekler:
Örnekler:
- I must study for my exam. (Sınavım için ders çalışmalıyım. - Bu benim kendi kararım, içten gelen bir zorunluluk.)
- You must be quiet in the library. (Kütüphanede sessiz olmalısın. - Bu bir kural.)
- We must help her, she's in trouble. (Ona yardım etmeliyiz, başı dertte. - Bu güçlü bir gereklilik hissi.)
"Mustn't" (Must Not): Kesinlikle Yasak!
"Mustn't", bir şeyi kesinlikle yapmamanız gerektiğini belirtir. Yasaklar, kurallar veya çok güçlü uyarılar için kullanılır.
Örnekler:
Örnekler:
- You mustn't smoke here. (Burada sigara içmemelisin. - Bu kesinlikle yasak.)
- Students mustn't cheat on the exam. (Öğrenciler sınavda kopya çekmemelidir. - Bu bir kural ihlali.)
- You mustn't touch that; it's dangerous. (Ona dokunmamalısın; tehlikeli. - Bu güçlü bir uyarı.)
"Have to": Dış Etkenlerden Kaynaklanan Zorunluluk
"Have to", genellikle dış etkenlerden kaynaklanan zorunlulukları ifade eder. Bir kural, bir kanun veya başka bir durum sizi bir şeyi yapmaya mecbur bırakıyorsa "have to" kullanırız.
Örnekler:
Örnekler:
- I have to wear a uniform at work. (İşte üniforma giymek zorundayım. - Bu iş yeri kuralı, dışsal bir zorunluluk.)
- You have to have a passport to travel internationally. (Uluslararası seyahat etmek için pasaportun olmak zorunda. - Bu bir yasa/kural.)
- She has to wake up early for her flight. (Uçuşu için erken kalkmak zorunda. - Dış bir durumdan kaynaklanan zorunluluk.)
"Don't Have to": Zorunluluk Yok!
"Don't have to" veya "doesn't have to", bir şeyi yapma zorunluluğunun olmadığını belirtir. Yapabilirsiniz ama yapmak zorunda değilsiniz anlamına gelir.
Örnekler:
Örnekler:
- You don't have to come if you're busy. (Meşgulsen gelmek zorunda değilsin.)
- We don't have to finish this today. (Bunu bugün bitirmek zorunda değiliz.)
- She doesn't have to pay for this, it's free. (Bunun için ödeme yapmak zorunda değil, ücretsiz.)
"Should": Tavsiye ve Öneri
"Should", genellikle tavsiye, öneri veya hafif bir beklenti ifade eder. Bir şeyi yapmanın iyi bir fikir olduğunu düşündüğünüzde veya birine nazikçe bir şey önermek istediğinizde "should" kullanırız.
Örnekler:
Örnekler:
- You should see a doctor about that cough. (O öksürük için doktora görünmelisin. - Bu bir tavsiye.)
- We should try that new restaurant. (O yeni restoranı denemeliyiz. - Bu bir öneri.)
- He should apologize for what he said. (Söyledikleri için özür dilemeli. - Bu bir beklenti.)
"Shouldn't" (Should Not): Yapmamanız Gerekenler
"Shouldn't", bir şeyi yapmamanız gerektiğini önerirken kullanılır. Genellikle yapılması iyi olmayan şeyler için tavsiye verirken kullanırız.
Örnekler:
Örnekler:
- You shouldn't eat so much fast food. (O kadar çok fast food yememelisin. - Bu bir tavsiye/uyarı.)
- They shouldn't talk loudly in the library. (Kütüphanede yüksek sesle konuşmamalılar. - Bu bir tavsiye.)
- He shouldn't ignore his responsibilities. (Sorumluluklarını görmezden gelmemeli. - Bu bir öneri.)
"Must", "Have to", "Should" Karşılaştırması: Bir Bakışta Farklar
Bu üç önemli kelimenin farklarını daha iyi anlamak için bir tablo hazırladık. Bu tabloya göz atarak tüm farkları tek seferde görebilirsiniz:
Özellik | Must | Have to | Should |
Kaynağı | Kişisel hissiyat, güçlü içsel zorunluluk, kural | Dışsal kurallar, yasalar, durumlar | Tavsiye, öneri, beklenti |
Kuvveti | Çok güçlü, kesin | Güçlü, mecburi | Orta, nazik |
Olumsuz Hali | Mustn't (Yasak) | Don't/Doesn't have to (Zorunluluk yok) | Shouldn't (Yapmamanız önerilir) |
Örnek Cümle | I must finish this report by Friday. | I have to wake up at 6 AM for work. | You should wear a coat; it's cold outside. |
Anlamı | Yapmalıyım (çünkü ben öyle hissediyorum/kural) | Yapmak zorundayım (çünkü öyle bir mecburiyet var) | Yapmalısın (çünkü iyi olur) |
Özetle: Doğru Kelime, Doğru İfade!
Gördüğünüz gibi, "must", "have to" ve "should" kelimeleri arasındaki farkları bilmek, İngilizcede kendinizi daha doğru ve etkili ifade etmenizi sağlıyor.
- Must: Kendi içinizden gelen güçlü zorunluluklar ve kesin yasaklar için.
- Have to: Dış kurallar ve durumlar nedeniyle oluşan zorunluluklar için.
- Should: Tavsiye ve öneriler için.
Artık bu kelimeleri rahatlıkla kullanabileceğinize eminim! İngilizce öğrenme yolculuğunuzda bu tür detaylara dikkat etmek, sizi bir adım öne taşıyacaktır. Pratik yapmaya devam edin ve bu kelimeleri cümlelerinizde bol bol kullanın. Böylece zamanla bu farklar beyninize kazınacak ve anadili gibi rahatça kullanabileceksiniz.
Umarım bu yazı, "must", "have to" ve "should" karmaşasını tamamen ortadan kaldırmıştır!
Mini Alıştırma
Şimdi öğrendiklerimizi pekiştirmek için biraz pratik yapalım. Aşağıdaki cümlelerdeki boşlukları "must", "have to" veya "should" ile doldurun.
- You _____ wear a seatbelt in the car. (Bu bir yasa)
- I _____ call my mom, it's her birthday. (Bu benim içimden gelen bir istek)
- She _____ study harder if she wants to pass the exam. (Bu bir tavsiye)
- We _____ pay our taxes by the end of the month. (Bu bir zorunluluk)
- You _____ touch the wet paint. (Bu bir yasak)
- He _____ apologize for being rude. (Bu bir beklenti/tavsiye)
- I _____ go to the dentist, my tooth hurts badly. (Bu benim içimden gelen bir zorunluluk)
- They _____ work overtime if they want to get the bonus. (Bu bir dışsal zorunluluk)
- You _____ worry too much, everything will be fine. (Bu bir tavsiye)
- Passengers _____ keep their belongings with them at all times. (Bu bir kural)
Nerden Çıktı Bu Lemon Academy?
Yeni gelmedik, geri de gelmedik, biz hep buradaydık! Kader bizi bugün buluşturdu. Ama bunun bir sebebi var: Seni KONUŞTURANA kadar burada olacağız.
İngilizce konuşma problemi 30 günde çözülüyor.